23 Mart 2013 Cumartesi

Gece Kızıla Boyandı

Yatağı hazırlandı, gömleği geçirildi sırtına. Ya Yusuf’un göleği gibi yırtıktı, ya da her an batan bir dikenli teldi sırtındaki. O da bilmiyordu. Çünkü uykudaydı. Uyanmayı bekliyordu. Denilmişti ki: “Beklerken bütün sonlara hazır ol…”


Gökten süratle yere düşüyordu. İçine hava doluyor, yüreğini havalandırıyordu. Müthiş bir hızla yere çakıldı. Toz, duman, biraz da acı ama hoşuna gitmişti hani.


Tuhaf memleketti. Kendi memleketine benzetti bir an, anladı ki farklı bir havayı soluyordu. Kendisine verilen bembeyaz sandığı daha kolay taşınabilir ve yine beyaz bir sandıkla değiştirdi. Çok mühimdi o, kaybetmemeliydi sandığını. Çünkü herşey o sandığıydı. Onu yitirirse kendini de yitirmekten korkuyordu.


Geceydi, iyice heyecanlandı. Karanlığı hiç bu kadar yoğun yaşamamıştı; gökyüzünde hiç ışık yoktu. Bulutlar kapatmıştı herhalde ayı, yıldızları. Sessizlik bu kadar keskinini daha önce hiç görmemişti. Bir sis gibi çökmüştü çığlıkların üzerine. Bu mekanın hareketsiz kocaman vücudunu irkiltecek ne bir kedi sesi ne de saat sesi vardı.


Ağaçlar titriyor, çiçekler kabus görüyordu. Sokakta tek bir köpek, havada tek bir kuş yoktu. Her yerde binalar vardı ama pencerelerden ışık sızmıyordu.


Şehir siyahtı…

İlk kez ellerindeki çöpü göstermeye korkuyordu, batmak üzere olan gemiden filikaya geçmek için çöp seçen tayfalar. İskele tarafında ses çıkarmadan denize bakıp ağır ağır nefesleri tükenmek üzereymişçesine soluk alıp veriyorlardı.

İlk kez bir arabaya bindiği an korktu insanlardan. Çalmıştı, ilk kez memurluk hayatında görevini yapmaktan korkuyordu eli silahında duran polis. Her yer polis doluydu ama bu kalabalık onun korkmasına engel olamıyordu.


Uzakta bir mezarlık gördü. İçi geceden daha karanlık bir kederle doldu. O mezarlığa gideceği günü düşündü. Yüzü düştü. Eflatun giysili bir çocuk ıslık çalarak, neşeyle mezarın yanından geçip ona geldi.


Sordu: “Oradan nasıl böyle geçebiliyorsun?”

Dedi: “Herkes suya kandı, balıktan başka…”

Ses geldi:”Solucana kananın

Yoktur hakkı

Suya kanmaya!”


 


Devam edecek…


M.Taha BAŞARAN  (19 Mayıs Üniversitesi)



Gece Kızıla Boyandı

Related Posts:

  • KALPLERDEKİ MARŞ12 Mart 1921 günü Türklüğün ve Türk Milleti’nin miladı olmuştur.Şanlı ve zorlu günlerin taçlanması,bu cesur halkın onurlanması için yazılan satırlar milli duyguyu  yükseltmiş,birlik duygusunun daha da kenetlenmesiTürk halkı i… Read More
  • Sevgili AnnemBeni karnında taşıdın aylarca,ne zorluklarla annemAkşam olur şiddetli dakikalar başlar sevgili annemÖğün vakti gelir,düşünürsün ne pişirecemTuzu az olur,şiddet görürsün sevgili annemBeni dünyaya getirecen diye doğuma gidersin… Read More
  • Mutluluğun SırrıYaşam;bazen edinilen deneyimlerin,acıların ikinci defa kullanılamayacağı kadar ilginç bir süreçtir.Her şey bir o kadar yakındır,belki de insanların karşı karşıya kaldığı olaylar sonuçları itibariyle tanımlamalarını yapamayaca… Read More
  • Ve Derken HayatGeleceğe korku,Bugünü ara dur,Nereye kadar,Bugün dün olmuş çoktan.Aynalar eskimiş.Gözler korkak,ürkekDerken;Gül gibi açmış ellerde çiller.Hey hat!Seksenbeşindesin.VeBiletin gidiş için… Serap İPEKBiyoloji Öğretmeni Ve Derken H… Read More
  • Sığındığım Yağmur AltlarıKayıpAvuçlarımdaKırıkAynalarda hüznümü ürkütüyorKalabalıklar:Camlarıma çarpanSinek vızıltıları.Sessizlik bile hattaDenk değil…Hangi uykularda un ufak edip,Hangi göllere savurdumTek taş yüzümü.Hangi törpülerdeTalaşlandı eski t… Read More

0 yorum:

Yorum Gönder