This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

26 Kasım 2013 Salı

ANAHTAR KELİME:SEVGİ

Sevgi, çok değerlidir. Onu kaybedince her şey kaybolur. Sevgiye saygı duymayan onu kaybeder. Sevgisine sahip olmayan insan kalp kırar. Başkalarını sevmek önce kendini sevmekle başlar. Yanında seni seven,sana saygı duyan, seni kırmayan birinin olması çok güzeldir. Ona sahipsen, dünyanın en mutlu insanı sen olabilirsin.


Hayatta kimseyi kırma, sende kırılma. Onu öyle kabul etmeye çalış. Her şeyi olduğu gibi kabullen. Ona “Hiç kimse sevmesin beni, senin sevgin bana yeter” diyebilmelisin.


Sevgiyi kaybetme. Sevgiyi kaybedersen sende kaybolursun. Sokaklarda yalnız gezersin, derdini kimseye anlatamazsın. Hayallerin vardır, koşamazsın peşinden. Uyku tutmaz geceleri.


 


Önder ZENGİN (9.Sınıf)



ANAHTAR KELİME:SEVGİ

Kardeşim

Aylar geçti gidişinin üzerinden

Neden hala dönmedin kardeşim?

Özlüyorum seni, özlüyorum kavga ettiğimiz günleri…

Gülen gözlerini, öf abla yeter ama artık demeni

Özlüyorum seni.

Belki bir annenin çocuğunu sevdiği gibi

Belki bir çiftin gizli sevgisi gibi

İşte böyle sevdim ben seni.

Gösteremedim belki sevgimi

Şimdi iyi dinle beni;

Daha yeni yeni anlıyorum ki

Abla olmak sevgi işi, merhamet işi…

Ama öyle mutluyum ki

Çünkü sen kardeşlerin en güzeli

Duy beni kardeşim duy beni

Üzdüm seni, kırdım seni…

Ama sen hep sev beni

Hep affet beni…

Ne kadar kavga ederdik hatırlıyorum

Resimlerine bakıp bakıp ağlıyorum

Şu an beni izlediğini biliyorum.

Ablacığım, seni çok seviyorum dediğini duyuyorum…

Tamam ağlamıyorum.

İnan seni hep içimde yaşatıyorum.

Sesini duyuyorum, elinden tutuyorum.

Kocaman sarılıp, öpücüklere boğuyorum.

Ağlamıyorum kardeşim ağlamıyorum.

Seni her zaman içimin sonsuzluğunda yaşatıyorum.


Yasenur UÇAR (12.Sınıf)



Kardeşim

14 Kasım 2013 Perşembe

Hayat Dersi

Sana olan aşkım beyaz bir kağıt mıydı bilmiyorum

Ya da yazı yazılmaya başlanacak bir defter miydi?

Ama gerçek olan şuydu ki defter boş yere mi kirlenecekti?

Akıp giden zaman boşuna mı geçecekti?

Akan gözyaşları, yaşanan onca güzellikler, sevinçler boşuna mı olacaktı?

Atılan adımlardan geriye dönüş yoktu bu yolda

Suçlanacak kimse de olmayacaktı kaybettiğinde kendini.

İlk başlarda isimlerini bile bilmediğin çiçeklerin içinde yürüyecektin, hatta yüzecektin.

Başın göklerde, söylenenlere aldırmaz, hayata yeni başlamış gibi

Ama neden sonralar gelecekti bir zaman sonra.

O yürüdüğün çiçek bahçesi zamanla kurak bir çöldeki kaktüs gibi batacaktı sana.

Ne olduğunu anlamadan kendini yolun sonunda bulacaktın

Ve de tek başına.

Hayallerine sığındığın, verilen sözlerin tutulacağını sandığın anda tek başına kalacaktın.

Ne sağında olacaktı yanında olmasını istediğin kişi ne de solunda

İki damla yaş akacaktı önce gözünden sonra günlerce ağlamalar,

Nedenler, belkiler…

Amaların arkasına sığınıp keşkelerle avunmaya çalışacaktın bir zaman

Umursamıyormuş gibi yapacaktın, yapmak zorundaydın.

Tiyatro yeteneğin olmasa bile rolü en iyi şekilde başarmalıydın.

Yoksa kendine hiç bir sahnede rol bulamazdın artık.

Sonradan anlayacaktın çiçekli yolun sadece rüya olduğunu

Hep kaktüslere inanmaya başlayacaktın artık.

Bir daha hiç çiçekli yol olmadığına inanıp kaktüslerin bir zaman saklandığını anlayacaktın.

Ama hayat dersi alacaktın aynı zamanda

Aslında hem çiçeklerin olduğunu hem de kaktüslerin olduğunu

Sadece bazı şeylerin gözünü kör etmemesi gerektiğini anlamış olacaktın.

Biraz üzücü olacak biraz zaman alacaktı bu ama bir daha aynı hatayı yapmayacaktın.


 


Yasenur UÇAR (12.Sınıf)



Hayat Dersi

13 Kasım 2013 Çarşamba

Dünya Ahiretin Tarlasıdır

Nedir dünya? Nedir Ahiret? Uyku aleminden gerçek aleme geçerken fani dünyaya gözlerimizi kapatmak nedir? Yaşamak, ölmek…Sevap, günah… İyilik, kötülük… Her şey bizim irademizle. Ne yaparsak onu yaşayacağız. İyilik yaptık cennete bir adım daha yaklaştık. Kötülük yaptık bir odun daha attık cehennem odunlarının arasına. Hangisini isteriz? Gerçek hayatımızda yani uykumuzdan uyandığımızda neyle karşılaşmak hoşumuza gider? Mis gibi kokan çiçeklerin arasında yürümek mi, dikenlere basa basa ayaklarımızı kanatmak mı?


Görünen o ki dünya hayatında ne ekersek onu biçeriz. Nasıl yaşarsak öyle ölürüz. Nasıl ki bir insan tarlasına ürününü eker ve onu sulamazsa, ilacını eksik ederse verim alamaz insanda içinde bulunan iman duygusunu namazla, oruçla taçlandırmazsa verim alamaz. Nasıl ki okumazsak okumayı unuturuz, ibadet etmezsek duayı unuturuz, tövbeyi unuturuz. Ve bu hayattan ayrılıp gerçek dünyamıza döndüğümüzde bu bize sorulur.”Dünya ahiretin tarlası, tarlana ne ektin ey insan?” Ne cevap vereceğiz? Kem küm etmek yok, bilemedim demek yok. Ben deyip susmak var. Hiç bir cevap aklamaz bizi, yüzümüzdeki kırmızılığı temizlemez.


Görünen bize açıklıyor ki yaptığımız her davranış bizim ya aleyhimize ya da leyhimize. Her şey bize bağlı. Cennet bahçelerinde serinlemekte, cehennemin kavurucu sıcağında kavrulmakta. Her insan kendi bacağından asılır. Bu dünyada neyi iyi yaparsak o kadar kazanırız, neyi kötü yaparsakta o kadar kaybederiz. Kısacası ne ekersek onu biçeriz.


 


Yasenur UÇAR (12.Sınıf)



Dünya Ahiretin Tarlasıdır

7 Kasım 2013 Perşembe

Çok şey mi istiyorum.

Bu gün güneş daha maviydi


Gökyüzü daha sarı


Deniz daha yeşildi


İnsanlar daha sevecen


Yalanlar, hor görmeler hiç yoktu sanki bugün


Yüzlerdeki gülüşler, bakışlardaki ev sahipliği de çoktu.


Konuşmalar, selamlaşmalar sanki içimizin en derin, en merhamet dolu köşelerinden kopup geliyordu.


Kavgaların yerini yeni arkadaşlıklar almış,


Küfürler yerini tatlı sözcüklere bırakmış,


Toklar bir kaşık çorbasını açlarla paylaşmıştı bu gün


İnsanlar daha saygılı, küçükler daha sevimliydi.


Gözlerde yaş yok, bakışlarda ümit pırıltıları vardı bu gün.


Eller bu sefer kötülüğü alkışlamak için değil, iyiliği alkışlamak için kalktı havaya.


Kuşlar yenilgi haberini duyurmak için değil, zafer tacın müjdelemek için öttü uzun uzun.


Muhabirler ölüm haberi sunmadı bugün


Flaşlar bir ailenin nasıl yok olduğunu göstermek için patlamadı.


Deniz dalgalarında çöp taşımadı kıyıya


Ormanlar bir milim çölleşmedi bu gün.


Fidanlar ekildi orman yaratırmışçasına


İşte böyle bir dünya istiyorum.


Böyle bir deniz,


Böyle gülüşler,


Böyle fotoğraf kareleri,


Böyle eller, böyle gülüşler, böyle insanlar…


Çok şey mi istiyorum.


Biliyorum hiç gerçek olmayacak kadar çok şey.


 


Yasenur UÇAR (12.Sınıf)


 



Çok şey mi istiyorum.

5 Kasım 2013 Salı

Atamıza Borcumuz Var

Hangi şair dile getirir 10 Kasım’ın insana verdiği acıyı? Hangi kalem yazabilir 10 Kasım‘da gözümüzden akan yaşı? Ya da hangi dil ifade eder 10 Kasım’da uğradığımız kaybı?


Herkesin babası, vatanımızın kurucusu, rahatlığımızın güvende olmamızın en büyük yardımcısı Atamızı kaybettiğimiz o gün. Çiçeklerin solduğu, vatanımızın sessizliğe büründüğü o acı gün. Atamızı kaybettiğimiz günden bu yana hala 10 Kasım’larda içimde bir acı oluyor. İster istemez geçmişte buluyorum kendimi. Atatürk’ü, vatanı kurtarmak için düşmanla nasıl çarpıştığını izliyorum, bilgilenmek için masasının başına geçip kitapları karıştırmasını görüyorum ve arkadaşlarına “bu vatanı gençlere emanet edeceğiz” dediğini duyuyorum. Sonra bir anda dönüyorum zamanıma. Gözümden iki damla yaşın aktığını fark ediyorum. İki damla yaş nedir ki diyorum. Nedir bu zamana kadar gelen bu insanoğlunun çektiği acıların yanında? Hangisine denk gelir bu göz yaşı? Babasının savaştan dönmesini bekleyen çocuğun mu, kocasının sağ salim gelip gelmeyeceğini düşünen Ayşe’nin mi, oğlunu son bir kez görmek için dünyaları verecek olan Fatma Nine’nin mi? Hangisinin?


Bütün bu olanlar… Atamızı kaybettiğimiz o gün… Nasıl alışılırdı ki dünyalar kadar sevilen bir insanın yokluğuna. Bu hayattan yavaş yavaş gitmesine. Bizi koruyan, seven , sahip çıkan kanatların yavaş yavaş kırılmasına. Hangi insan ister bunu? Hangi vatan sahibini yitirmek ister? Kim böyle bir acı çekmek ister, korkmak ister? Hiç kimse. Kimse vatanını kaybetmek istemez, toprağında korkarak yaşamak istemez. Özellikle de en sevdiğimiz insandan aldığımız emaneti korumak, ona sahip çıkmak biz gençlerin görevi.  Atamızı son yolculuğuna uğurlarken, bizlere söylediği kelimeleri beynimize kazımışçasına unutmamalıyız. İnsanoğlu sevdiğine verdiği sözü unutmaz. İki eli kanda da olsa mutlaka yerine getirir?


Şimdi bana öyle geliyor ki biz gençler bu vatanı en güzel şekilde koruyacağız. Koruyacağız ki sevdiğimiz insan, bütün ülkeyi kanatları altında tutan insan rahat uyusun. Korumalıyız ki bir yerlerden bizi izleyip “doğru karar vermişim” diyebilsin. Korumalıyız ki bu vatan için akan kanlar yerini bulsun, bayrağımız her zaman şanla dalgalansın. Rahat uyu Atam, sana verdiğimiz sözün hep arkasında senin izinden giden evlatların var.


Yasenur UÇAR (12.Sınıf)



Atamıza Borcumuz Var