9 Mart 2013 Cumartesi

Aman Hocam!

Mektubu serinliğinde hatırıma sen düştün yine. Buz tutmuş gecede, bomboş sokaklarda dilimde senin sıcaklığın hece hece. Çağırıyorum ama ne çare. Hilal ışığı ve gecenin aklığı saklı mazinin derinliğinde. Soruyorum nerdesin ey Yiğitlerin nerde? Gece isyan edercesine çığlık atıyor ölüm sessizliğinde. “Kurtarıcım nerde?” Bulutlar arasında süzülen güneşti kurtarıcısı onun. İşte geldi Erguvan renkli bir günde. Fakat yoktu benim yiğit kurtarıcım seherde. Dünyaya hükmetmişiz zamanın birinde şimdi kalmışız karanlıklar içinde. Peki bizim güneşimiz kim? Hani nerde?


Dilim bir türkü tutturmuş gidiyor öğretmenim diye. Rüzgar dahi türküme ritim tuttururcasına hafiften esiyor. Daha güzel söyleyeceğim türkümü fakat lugatlar izin vermiyor. Gece mum ışığında gözyaşlarım tesbih yapıp kimseye göstermemek kâr kalıyoryanıma. Ana gülümsüyor mazinin yamaçlarında açan çiçekler. Osmanlıda 1299 heyecanı, 1453 ihtişamı, hem dert veriyor hem gıda ruhuma. Soruyorum ne oldu zehir savaşmak için fırsat kollayna kobralarla korku saçana.


Yüreğimde ki ateş kor olmadan, cana şifa olan gözyaşlarında, derdini dert edinmeyenlerin derdi seni sardığında eğitim diyeceksin son haykırışınla. Ne geliyorsa başımıza eğitimsizlikten geliyor.


Eğitim bir kılıçtır. Bu kılıç zamanında kınından çıkacak ve düşmana savuracak olan öğretmendir. Öğretmendir ferdi fert, aileyi aile, milleti millet, insanı gerçek insan yapan. O dur hem bu dünyada hem öbür dünyada saadet kapılarını açan. Öğretmendir hürmetli eli öpülüp eteğine yüzler sürürken. Öğretmendir, atının ayağından çamurun bulaştığı cübbeyi tabutun sarılmasını vasiyet edip Yavuz’u eğip büken.


Destan yazacak yiğitlerdir öğretmenler. Bunu kendileri de iyi bilmeliler. Ettikleri hizmetin bilincinde olmalıdırlar. Zaten gerçekten bu davaya gönül vermiş öğretmenlerim için hizmette sınır yoktur. Aldıkları maddi ücrete gelince sanırım yoktur manevi hazları ise en doruktur. İçlerinde aydınlık, sinelerinde iman, bakışlarında edebiyat mefbureleri vardır.


Öğretmenlerim sözümde şanlı şanlı dalgalanan bayraktır. Türkçe’dir ses bayrakları, ay yıldızlı hilal’dir hak bayraklarım. Tepeleri aşıp çıkacağız düne, bize bayram matem olur köksüze. Evet matemde olacak öğretmenin hakkını vermeyenler, öğrenciliğinin hakkını vermeyenler.


Göz yaşlarıyla büyüttüğü fidanların meyveye durduğunun göremeyen öğretmelerim de vardır. Doğuda şehit düşen öğretmenlerim, arkasına bakmadan eğitim  adına gidip dönmeyi düşünmeyen öğretmenlerim. Bir sene önce Doğu Beyaz’ın Ortadirek köyünde yanarak göç eden Burçin öğretmenlerim var. Her öğretmen bu bilince erse inanın erguvan renkli günler geri gelecek. Bu öğretmenlerim şehit olduğunda sadece gazetelerin üçüncü sayfasında yer alıyor, sanki sıradan bir kaza gibi haberler sadece değinip geçiyor.


Tabi halkımızın ve medyamızın daha önemli işleri vardı o zamanlar. Biri bizi gözetleyecek, internette chat yapılınca, televolelerde kim kiminle geziyor merak edilecekti. Dedim ya çok önemli işlerimiz vardı (!) Halen öyle!..


Sonu gelmez bir çilenin cefakar yolcusudur öğretmenler, ölüm yolculuğunda dahi çıkarlar gerekirse yürekleri yakan gönülleri dağlayan kızgın bir şiş dahi durduramaz onları.Çiçekler dünyasının sultanıdır onlar. Bir papatya, erguvan, bir defne, bir karanfil, bir kardelen…


Ferhat SAĞLAM



Aman Hocam!

0 yorum:

Yorum Gönder