14 Mart 2013 Perşembe

Yokluğunun Resmi

Ey yeşil gözlüm, söz dinlemiyor artık caddelere, sokaklara yağan yağmur. Gün batıyor kavuşuyor iki sevgili, denizler dağlarla bir oluyor imreniyorum ve ya biz diyorum biz…


Yıldızlar altında rengarenk ışıklar yanıyor ve boşalırcasına yağıyor yağmur. Ben bir başıma yürüyorum ıssız sokaklarda, arıyorum yanımda seni bulamıyorum; küçük bir tebessümle devam ediyorum, bir yandan da göz yaşlarım geliyor aldırmıyorum. Kaldırımlara bakıyorum üzerinde kalan izlerimiz üşümüş ve kaybolmaya yüz tutmuş. Derin kederli çizgiler kaplamış yüzünü, diriliğini kaybetmiş bize ağlıyor kaldırımlar.


Bak son yağmurda düştü üzerine göz yaşları sel oldu kaldırımların, hüzünle bakar oldu bana, sonra efkarlandı ve senin için ağladı. Ben de düşlerimi yasladım ona, sen gittiğinden beri sırdaşım oldu; benimle ağlayıp benimle güldü. Hüzün damıtırken beraber kendimi göz yaşlarımdan boğmamı istemedi, yaşa dedi. Kovaladım yokluğunu ben de mavi bulutlara basarak, yine de olmadı puslu bir yerde kaybettim yüzünü; avuçlarım kor doldu göremedim zeytin yeşili gözlerini istedim göremedim.


Geceler anlar dedim beni ve inanmak istedim buna. Sağ tarafımda yokluğun var uzanmış bir köşede bana aldırmadan yatıyor, sol yanımda ise saçların, buğday sarısı saçların okşamak istiyorum hayale dalıp; ama bir anda bitiyor, öylesine kalıyorum yalnızlığımla baş başa. Gözlerin geliyor aklıma düşünüyorum seni, nedendir bilmem bir türlü denizleri taşıramıyorum; geceler eriyor birdenbire ne olduğunu anlayamıyorum sular ateşi söndürüyor ve sayıklayarak kalkıyorum yerimden yakıyorum bir sigara, özlüyorum seni hasretin mıhlanıyor derinlerime söküp de atamıyorum. Geceler de anlamıyor beni senin gibi…


Dayanmak istiyorum; fakat gücüm yetmiyor buna. Dallarım kırılıyor, umutlarım kanıyor, gündüzde gecede bir olamıyorum seninle. Gülüşlerimizin geçtiği yolları ateşe vermek, duygularımı perme perişan edip, köskötürüm bir yana atmak istiyorum. Aklıma geliyorsun yapamıyorum; çünkü, sen benim için umutlu ve serin esen, beni alıp başka diyarlara götüren, yandığım ateşi körükleyen, ateşimi gök mavisine çeviren bir Ankara rüzgarıydın.


Uzaklardasın şimdi, yağmurlu bu şehirde yalnız başıma o rüzgarı arıyorum bilemem nerede; yorulsam da bitap düşsemde arıyorum. Sokaklar, köşe başları benim; her yerde gözlerimin ışığını yakarak seni bekliyorum ve seni bulacağım günü ama her geçen gün erimeme neden, yavaş yavaş tükeniyorum.


Sensizliğime ağlıyorum şimdi, bir yandan da rengimi arıyorum,güllerimi yeniden yeşertmeye ve dünyayla barışmaya çalışıyorum. Sende bunu isterdin zaten, mutlu olmamı ama bilemezdin ki sensiz olmanın mutluluk olmadığını!


Karanlık bir yerdeyim şimdi; bir başına; yapayalnız. Gözlerim semadaki bulutlara takılıyor, yıldızlar yoldaş onlara biraz olsun gecenin karanlığında aydınlanıyorum. Yıldızlar kayıyor semada o dakika içim burkuluyor, gözlerim doluyor engel olamıyorum. Sabah olup ezanlar okunuyor yıldızlar çekip gidiyor, kalıyor gökte ay yalnızlığıyla sonunda biliyor ki yıldızın kendine geleceğini, yolunu bekliyor usanmaksızın…


Ben ne yapayım şimdi önümde boylu boyunca uzanan uzun bir yol, bir ucunda ben bir ucunda umut ve beklenen günler şimdi gel sen söyle nasıl yapayım, biçare oluşumu hangi nedenle yok edeyim, haydi söyle hangisini seçeyim?


Şimdi hayatımda varlığınla yokluğun can çekişiyor hangisi galip gelir bilmiyorum. Sana artık son sözü söylüyorum, ne zamandan beri yolunu beklerim gözlerimin fitilini yakarak dönmedin ey güzel sevgili, dönmedin bilmem ki ne desem sana? Paslanıyor artık içimdeki acılar, bir yandan da hüznünden çürüyor yok oluyor ve sigaram bitiyor dumanı tüten bir Ankara gecesi. Suçlusu da sen değilsin. Nerden bileceksin sen, sensiz yaşamayı, sana özlem duymayı ve seni buruşturup bir köşeye atmayı bana öğretemediğini, nereden bileceksin!


Seni unutmak bundan sonra yalnızca bir gerekçe, tarifi olmayan tanımsız acılardan ve serzenişlerden kurtulmak için seçilen en basit kaçış, ama basitliği bir yanılsama; aslında imkansızlığın en uç noktası.


Anladım ki bundan sonrası yok bizim için, umutlarım tükendi; soldu her şey bire bire, ölü toprağı, serpildi üzerime sen devam et esrarlı uykuna gülüm. Son kelimelerim dökülürken dilimden gözyaşlarıyla senin için, sana veda bir başıma kalmışlığımla bu son elveda…


Ersun GÖKKAYA



Yokluğunun Resmi

0 yorum:

Yorum Gönder