19 Mart 2013 Salı

Baba Olmak

Heyt be!  ne namlı, ne şanlı bir duygudur baba olmak. Artık ölesiye koruyacağın birisi vardır hayatında. Evlât, babasının kanatlarının altından başka yeri olmayandır. Saçının teli için yakamayacağın can, ezemeyeceğin mekân yoktur. Yoktur da durduğun yerden babalık yapmak zordur, baba olmanın zorluğunu bilene!


 


İşin varsa, evine ekmek getirebiliyorsan, evladının istediğini alabiliyorsan ilk başlarda kolaydır babalık. Ya yoksa işin, ekmek için el açıyorsan, ne zordur babalık? Sevmek yeterli midir evladı, ona dokunanı dövmek yeterlimidir? Gelecek hazırlayamıyorsan bile, zerre kadar eksilir mi babalık?


 


Türk toplumunda çok ağır bir iştir baba olmak. Çok ağır. Toplum değil, kişi yükler bu görevi kendine. Evladın gözünde ne büyüktür baba, ne emsalsizdir değil mi? Taa küçükken başlar “Benim babam senin babanı döver” sözleri. “kendim için bir şey istiyorsam namerdim” sözü, evlat için söylendiğinde doğrudur sadece. Bütün babalar dua eder evladı için, yalvarır Yaradan’a “Allah’ım ömrümden ömür al, ver evladıma. Onun acısını bana yaşatma. Âmin”


 


Baba olmak gurur vericidir. Dudağının sol tarafını hafifçe kaldırıp kibirle, kendini beğenmişlik içinde gülmek masumdur da. Bir haktır hatta. Böyle bir kibir, günah da değil ayıp da. Uyuyan evladı izlemek, “gözü dayısına, burnu halasına çekmiş” demek, kendinden izler aramak ve “evet, tıpkı ben…” demek ne doyumsuzdur.


 


Hâlbuki yeni doğduğunda evladın kimseyle alakası yoktur. Bebektir sadece, çok değişecek bir bebek. Kendisiyle birlikte kişiliği de büyür evladın. Hiçbir yere konduramazsın onu, onurlu ve gururlu olsun, hep doğrucu olsun, aldanmasın, aldatmasın istersin. Yalan söylemesine ihtimal bile vermezsin. “Söz, arkadaş olacağım seninle”,”Söz, hep yanında olacağım senin”,” sen, en kıymetlimsin benim” dersin. Adını ne koyacağız tartışmaları, ilk hastaneye götürdüğün o an, annesinin susturamadığı o ağlamalar birer birer gelir ve geçer.


 


Emekliyordur artık ve yürümüştür. İlk “baba” deyişini beklersin. “Baba” der ama mama ister aslında. Bir anda oluverir her şey. Günler, aylar değişir ve hatta yıllar geçer hızlıca. “Adı ne olsun?” tartışmaları çok geride kalmıştır artık.


 


Evlat büyüdükçe, her şey yavaş yavaş endişeye dönüşmeye başlar. Yeni duygular yaşamaya başlar baba. Heyecanlanır, endişelenir, merak eder, daha çok çalışmak, gelecek hazırlamak ister evladına. Daha tedirgin olması gereken baba, evladının büyümesiyle daha da güçlenir aslında. Evladının, hayatı doyasıya yaşamasını ister, kıyamaz asla. Korkar, ya ezbere birkaç şiir bilmezse, ya korkarsa sevdiğine okumaktan, ya “seni seviyorum” diyemezse, ya utanırsa ağlamaktan, ya yaşayamazsa hayatı bildiğince. Belki, bu kadar endişe de boşuna. Boşuna korkuyorum. Korkuyorum, babalık işte…


 


Kızımla yaşadığım hatıraları zihnimin en derinlerine kazıyorum. Musalla taşına yatmadan önce, izlemeyi umduğum son film karesine, onun gülüşlerini yerleştiriyorum. O doğduğundan buyana söylediğim, son nefesimi verirken söyleyemesem bile hissedeceğim duygularımı, hep artan bir şiddetle yaşıyorum. “Hiçbir zaman sevgisine doyamadığım canım kızım, seni, bana bağışlayan Allah’ıma şükürler olsun. Seni çok seviyorum.”


Özkan DEMİR (2011)



Baba Olmak

0 yorum:

Yorum Gönder